İnsanın bugünkü varoluşunu anlamak için yalnızca biyolojik veya kültürel kategoriler yeterli değildir; çünkü artık insan, kendi varlığını belirleyen iktidar ağlarının, teknolojik gözetim pratiklerinin ve ekonomik şiddetin içinde sürekli yeniden üretilmektedir. Tiyatro, bu yapay ve tek tip insan üretiminin dramatik izdüşümünü sunarken, sosyal medya ve dijital gözetim çağında bireyin pasif şahitliğini, duygusal klonlanmasını ve etik tıkanıklığını görünür kılar. Bu yazıda, Karel…